ABD Başkanı Donald Trump, göreve gelir gelmez uluslararası ticarette gümrük duvarlarını yükseltme kararını aldı. İlk olarak komşuları Kanada ve Meksika ile başlayan bu süreç, zamanla Çin dahil olmak üzere ABD’ye çelik ve alüminyum ihraç eden diğer ülkeleri de kapsayacak şekilde genişledi. Trump, ‘karşılıklı tarifelerle’ ABD’nin tüm ticaret ortaklarına etki edecek adımlar atmakta kararlı. Buna ek olarak, Trump, Amerika’nın teknoloji devleriyle birlikte yapay zeka ve hassas çip teknolojileri alanında da Çin ile bir rekabet mücadelesine girişmiş durumda.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, bu hafta Avrupa Birliği’nin ‘liderlik’ iddiasıyla Paris’te düzenlediği Yapay Zeka Zirvesi’ne katıldı. Zirvede, “Amerika’nın teknolojik üstünlüğünü sürdürme kararlılığını” vurgularken, diğer ülkelere de uyarılarda bulundu. Ancak Trump’ın yeni dönemdeki yapay zeka hamlesinin merkezinde yer alan ‘Stargate’ projesinin duyurulmasıyla birlikte, Çin’in DeepSeek’i ile karşı karşıya kalındı. Bu durum, dünya genelinde rekabetin keskinleşeceği belirsiz bir iklimin oluşmasına sebep oldu.
Ticaret Politikaları Üzerine Ekonomist Arda Tunca ile Görüşler
Trump yönetiminin ekonomi ve politika perspektifini, ekonomist Arda Tunca ile konuştuk.
‘McKinley sadece bir başkan adı değil…’
Arda Tunca, Trump’ın göreve başlamadan önce eski başkan McKinley’i anmasının, ‘gümrük’ temelli politikalarıyla bağlantılı olduğunu belirtiyor. Tunca, “McKinley Tarifiler Yasası’na atıfta bulunan Trump, bu politikayı dış politikasında da kullanacağını gösteriyor.” sözleriyle bu durumu özetliyor. “Trump, başkanlık yeminini ettiği sırada Kuzey Amerika’nın en yüksek tepesinin adını eski başkan McKinley olarak değiştiriyorum demişti. McKinley, 1897 ile 1901 arasında başkanlık yapmıştı. Ancak onun öncesinde, ünlü bir ‘McKinley Tarifeler Yasası’ da bulunuyor. Trump, bu yasaya atıfta bulunarak, ‘Amerika tarihinin belki de en güzel dönemini yaşıyoruz’ dedi. Bu tür adımlar atan Trump, selefi Biden’ın da değiştirmediği korumacı politikalar ile uluslararası ekonomi ve ticaret politikalarını bir araya getirmeye çalışıyor.”
‘Küresel çapta enflasyon sorunu devam edecek’
Belirsizlik ortamının dünya ekonomisindeki büyüme performansını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Tunca, gümrük tarifelerindeki artışların fiyat artışlarına yol açacağını ifade ediyor. “Trump, ilk döneminde de birçok tehditte bulunmuştu fakat etkili ortalama tarife oranları sadece yüzde 1.5 puan artmıştı. Yani çok büyük bir artış yaşanmamıştı. Ancak, sürekli bir belirsizlik ortamı, ülkelerin büyüme performansını düşürerek global ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.” şeklinde konuştu. Tunca, “Sonuç olarak, çelik ve alüminyum tarifelerinin ardından ABD’de fiyatlar yükselmeye başladı. Küresel çapta bir enflasyon sorunu devam edecek gibi gözüküyor.” dedi.
‘1930’dan sonra Amerika’da karşımızda ilk defa korumacılığı savunan bir başkan var’
Klasik serbest ticaret prensiplerinin artık geçerliliğini yitirdiğini ifade eden Tunca, dünyada bir hegemonya savaşı yürütüldüğüne dikkat çekiyor. “Amerika, bütçe kaynaklarını zenginleştirmek ve gümrük vergileri yoluyla bütçe gelirlerini artırmak istiyor. Trump, ‘İçeride vergileri düşüreceğim, yatırımların önünü açacağım’ diyor. Bir yandan da bütçe kayıplarını gümrük vergileriyle kapatmaya çalışıyor. Bu süreç içinde, her ne kadar sıkıntılar yaşansa da sonunda herkesin kazanacağına inanıyor.”
‘Çin’deki şirketlerin aksaması küresel tedarik zincirinde önemli sıkıntılara yol açar’
Çin’in küresel ticaretteki rolüne vurgu yapan Tunca, “Çinli şirketlerin faaliyetleri aksarsa, bu durum küresel tedarik zincirinde ciddi sorunlara yol açabilir.” ifadelerini kullandı. “2024 sonu itibariyle, Çin’in dış ticaret fazlası 1 trilyon dolara ulaştı. Ancak, bu fazlalık, iç ekonomideki zayıflamadan kaynaklanıyor. Gayrimenkul sektöründeki sıkıntılar, hanehalkının yatırımlarının azalmasına neden oldu. Bu nedenle Çin, ihracat pazarlarını zorlamak zorunda kaldı.”
‘ABD Avrupa için güvenilir bir partner değil’
Avrupa’nın enerji konusunda Rusya’ya, tüketim malları konusunda ise Çin’e bağımlı olduğunu hatırlatan Tunca, Trump’ın bu konularda Avrupa’ya baskı yapacağını belirtti. “Avrupa Birliği, Amerika’ya güvenilir bir partner olarak bakamıyor. Enerji bağımlılığı ve Çin ürünlerine karşı direnç gösterme zorunluluğu, Avrupa’yı zor durumda bırakıyor.” dedi. Tunca, Avrupa’nın ticaret blokları ile ilişkilerini geliştirmek için çaba gösterdiğini ancak bunun yeterli olup olmayacağının belirsiz olduğunu vurguladı.
‘Yapay zeka meselesinde milli güvenlik tarafıyla da önemli gelişmeler var’
Yapay zeka konusundaki gelişmelerin, milli güvenlik açısından da önemli olduğunu belirten Tunca, “Biden döneminde Çin’e yönelik çip satışlarının durdurulması gibi adımlar atıldı. Ancak Çin, buna karşılık olarak nadir mineralleri satışını durdurdu. Yapay zekanın savunma sanayisindeki rolü, bu rekabetin merkezinde bulunuyor.” dedi.
‘Avrupa yapay zekâda geri kalmış durumda’
Özellikle Avrupa’nın yapay zekada geri kaldığını belirten Tunca, Macron’un Avrupa’yı modernize etme çabalarının yetersiz olduğunu ifade etti. “Macron, Avrupa’nın üzerindeki ‘ölü toprağını’ kaldırmaya çalışıyor ama 100 milyar Euroluk yatırım, bu büyüklükteki bir pazar için oldukça sınırlı kalıyor.”
‘Vance yapay zekânın ‘insan verimliliğini artıracağını’ söylüyor ancak manzara öyle görünmüyor’
Yapay zekanın enerji ihtiyacı ve olası olumsuz etkileri üzerine konuşan Tunca, “Paris’teki Yapay Zeka Zirvesi’nde enerji ihtiyacının göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulandı. Vance, yapay zekanın insan verimliliğini artıracağını savunsa da bu konuda bir belirsizlik söz konusu.” dedi.
‘Pinpon maçı izler gibi ülkelerin ticaret savaşlarını izliyoruz’
Tunca, ticaret savaşlarını “pinpon maçı” benzetmesiyle değerlendirerek, “Şu anda aşırı sağın yükselişi ve bunun yapay zeka ile bağlantıları oldukça dikkat çekici. Avrupa’da, sağcı partilerin bir araya geldiği toplantılarda Trump’ın örnek alındığı açıkça ifade ediliyor. Ticaret savaşları ve ülkeler arasındaki gerilim, yeni bir dönemin habercisi.” şeklinde yorumladı.
GURBET HABER