ABD ekonomisi, son dönemde yaşanan sarsıntılarla küresel piyasalarda büyük bir endişeye yol açtı. Yatırımcılar, ekonomideki resesyon korkusuyla hareket ederken, borsa endeksleri hızla düşüş yaşadı ve tahvil piyasasında zayıflama gözlemlendi. Bu sırada Japon yeni değer kazanırken, piyasalarda dalgalanmalar sürüyor. Bu kapsamlı yazıda, ABD ekonomisinin mevcut durumu, küresel piyasalardaki etkileri ve yatırımcıların bu konudaki endişeleri ele alınacak.
Küresel Piyasalarda ABD Ekonomisi Korkusu
ABD ekonomisinin resesyona girme ihtimali, küresel piyasalarda geniş çaplı satışlara yol açtı. Yatırımcılar, riskten kaçınma eğilimleriyle hareket ederken, dünya genelindeki borsa endeksleri büyük bir düşüş yaşadı. Asya ve Avrupa borsa endeksleri, ABD’deki ekonomik belirsizlikler nedeniyle negatif bir seyir izledi.
Asya piyasalarında, Japonya’nın Nikkei 225 Endeksi geçtiğimiz hafta %12,4 oranında bir düşüş yaşadı. Bu, endeksin Aralık 2023’ten bu yana gördüğü en düşük seviyedir. Avrupa borsa endeksleri de benzer bir düşüş trendi gösterdi. Euro STOXX 50 endeksi, Orta Avrupa saatiyle sabah 09:30’da %2,8 oranında düşerek, ocak ayından bu yana en düşük seviyesine geriledi. İtalya’nın FTSE Mib endeksi ise %3,5 oranında bir değer kaybı yaşadı ve Mart 2023’ten bu yana en kötü tek günlük performansını sergiledi.
Bankacılık Sektöründeki Daralma
Bankacılık sektörü, yaşanan ekonomik belirsizliklerden en çok etkilenen alanlardan biri oldu. Hollanda merkezli ING Grup’un hisseleri %6,8 oranında düşüş yaşarken, Fransız şirketi Societe Generale’in hisseleri %5 oranında değer kaybetti. Almanya’nın Deutsche Bank’ında yaşanan %4,4’lük düşüş, İtalya’nın UniCredit ve Intesa Sanpaolo bankalarında ise %4 oranında bir değer kaybıyla sonuçlandı. Fransa merkezli BNP Paribas’ın hisseleri %3,9, İspanyol Banco Santander’in hisseleri ise %3,5 oranında düştü.
Bu düşüşler, bankacılık sektöründeki genel risk algısını artırdı ve yatırımcıların güvenli liman arayışını tetikledi. Bankacılık hisselerindeki bu ani değer kaybı, küresel finansal istikrar açısından endişe verici bir durum oluşturdu.
Tahvil Piyasasında Dalgalanmalar
Tahvil piyasasında da önemli hareketler gözlemleniyor. Almanya’nın getiri eğrisi boyunca, tahvil getirileri geriledi. Özellikle 2 yıllık tahvil getirisi, %2,29’a gerileyerek Mart 2023’ten bu yana en düşük seviyesine indi. Bund getirisi ise %2,14’e gerileyerek güvenli liman varlıklarına yönelik artan talebi yansıttı. Bu durum, yatırımcıların güvenli liman olarak gördüğü tahvillere yönelmesini ve riskli varlıklarla ilişkili endişelerin arttığını gösteriyor.
Danske Bank döviz ve faiz stratejisti Mohamad Al-Saraf, mevcut piyasa koşullarını değerlendirdiği raporunda, düşük ekonomik verilerin artık riskler açısından “pozitif” olarak yorumlanmadığını belirtti. Geleneksel olarak düşük ekonomik veriler, alım fırsatı olarak değerlendirilirken, şu anki piyasa koşullarında bu durum risk olarak görülüyor. Bu, yatırımcıların piyasa dinamiklerine ve ekonomik verilere olan yaklaşımını etkileyen önemli bir faktör.
Döviz Piyasasında Hareketler
Döviz piyasasında da önemli değişiklikler yaşanıyor. Euro, dolar karşısında değer kazanarak 1,0950 seviyesine yükseldi ve Mart 2024’ten bu yana en yüksek seviyesini gördü. Bu artış, dolardaki genel zayıflıkla ilişkilendiriliyor. Japon yeni (JPY) ise, Temmuz ayında on yılın en düşük seviyelerine gerilemişti ancak son dönemde ABD doları karşısında değer kazanmaya devam etti. Dolar, Japon yeni karşısında %2,4 oranında bir değer kaybı yaşadı ve bu durum 2022’nin sonlarından bu yana en kötü seans olarak kaydedildi.
Döviz piyasasındaki bu hareketler, uluslararası ticaret ve finansal piyasalar üzerindeki etkileriyle dikkat çekiyor. Yatırımcılar, döviz kurlarındaki dalgalanmaları yakından takip ederek stratejik kararlar almayı sürdürüyor.
ABD Ekonomisindeki Belirsizlikler
ABD ekonomisinde yaşanan son veriler, bazı endişe verici işaretler taşıyor. Temmuz ayında imalat sektöründe yaşanan daralma, beklenenden daha kötü sonuçlar doğurdu. Ayrıca, istihdam raporunda da endişe verici soğuma belirtileri ortaya çıktı. Temmuz ayında 114.000 yeni tarım dışı istihdam yaratılarak, 150.000 olan beklentilerin altında kalındı. İşsizlik oranı ise %4,1’den %4,3’e yükseldi ve Ekim 2021’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.
Bu veriler, ABD ekonomisinde mevcut durumu ve gelecekteki büyüme beklentilerini sorgulatan önemli işaretler olarak değerlendiriliyor. Özellikle işsizlik oranındaki artış ve düşük istihdam rakamları, ekonomik büyümenin yavaşladığını ve resesyon riskinin arttığını gösteriyor.
Teknoloji Sektöründeki Karışık Sonuçlar
ABD’nin önde gelen teknoloji şirketlerinden gelen karışık sonuçlar, S&P 500 endeksinin üçüncü haftayı da ekside kapatmasına neden oldu. Warren Buffett’ın Apple’daki hisselerinin neredeyse yarısını, 50 milyar dolar değerinde sattığı ve Berkshire Hathaway’ın nakit varlıklarını 277 milyar dolara çıkardığı bildiriliyor. Bu durum, yatırımcıların güvenli liman olarak görülen ABD Hazine tahvillerine yönelmesini artırdı.
Bu gelişmeler, teknoloji sektörünün ve büyük finansal oyuncuların piyasa üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Büyük yatırımcıların stratejik hamleleri ve piyasa trendleri, genel ekonomik görünüm üzerinde önemli etkiler yaratıyor.
Federal Rezerv ve Faiz Politikasının Etkileri
ABD Merkez Bankası (Fed), faiz indirimleri konusunda piyasa beklentilerini şekillendiriyor. Faiz oranı vadeli işlemlerinden elde edilen piyasa tahminleri, eylül ve kasım aylarında 50 baz puanlık, aralık ayında ise 25 baz puanlık bir indirimi öngörüyor. Ancak, Fed Başkanı Jerome Powell, eylül ayında 50 baz puanlık bir indirim fikrini reddetti. Bu durum, yatırımcıların Fed’in gelecekteki faiz politikaları ve olası değişiklikler hakkındaki beklentilerini etkiledi.
Faiz oranlarındaki değişiklikler, ekonomik büyüme, enflasyon ve piyasa likiditesi üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Fed’in faiz politikaları, yatırımcıların piyasa stratejilerini ve portföy yönetimini doğrudan etkiliyor.
Gelecekteki Beklentiler ve Analizler
ABD’nin Tedarik Yönetim Enstitüsü (ISM) tarafından açıklanacak Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri, imalat sektöründeki daralmanın hizmet sektörüne yayılıp yayılmadığını ve potansiyel bir durgunluğa işaret edip etmediğini değerlendirecek. Ekonomistler, genel endeksin 48,8’den 51’e yükselebileceğini öngörüyor. Bu veriler, ABD ekonomisinin gelecekteki yönü hakkında önemli ipuçları verebilir.
Yatırımcıların Endişeleri Haklı mı?
ABD ekonomisindeki belirsizlikler ve küresel piyasalardaki dalgalanmalar, yatırımcıların endişelerini artırıyor. Küresel borsa endekslerindeki düşüş, bankacılık sektöründeki daralma ve tahvil piyasasındaki değişiklikler, yatırımcıların risk algısını etkileyen önemli faktörler arasında yer alıyor. Ayrıca, döviz piyasasındaki hareketler ve ABD ekonomisindeki düşük veriler, ekonomik görünüm üzerinde belirsizlik yaratıyor.
Sonuç olarak, yatırımcılar mevcut durumdan endişelenmekte haklı olabilir. Ancak, piyasa dinamiklerini ve ekonomik verileri yakından takip etmek, bu belirsizliklerin yönetilmesinde önemli bir rol oynuyor. Yatırımcıların dikkatli ve stratejik hareket etmeleri, ekonomik belirsizliklerle başa çıkmalarına yardımcı olabilir.
Kaynak:Euronews